Restoratif Tedavide Başarısızlıklar ve Post-operatif Değerlendirme
Restoratif diş tedavilerinde uzun dönem başarının sağlanması, yalnızca tedavi sırasında değil, öncesi ve sonrası süreçlerin de dikkatle yönetilmesine bağlıdır. Klinik uygulamalarda sıklıkla karşılaşılan başarısızlıklar arasında renk uyumsuzluğu, kompozit restorasyonların başarısızlığı, restorasyon kırıkları, marjinal adaptasyon problemleri, arayüz renkleşmeleri, eksik yüzey morfolojisi işlenmesi, parafonksiyonel alışkanlıklara bağlı aşınmalar ve post-operatif periodontal doku sorunları yer alır. Bu komplikasyonlar, tedavi planlamasında göz ardı edilen detayların sonucunda ortaya çıkabilir ve hastanın estetik ve fonksiyonel beklentilerini olumsuz etkileyebilir.
Renk Uyumsuzluğu ve Translusensi Değerlendirmesi
Renk uyumsuzluğu, özellikle anterior bölgelerde estetik başarısızlığın en sık nedenlerinden biridir. Bu problem, dişin doğal translusensi özelliklerinin restorasyonda yeterince taklit edilememesiyle yakından ilişkilidir. Translusensi değerlendirmesi, diş preparasyonu öncesi ve deneme aşamalarında yapılmalı, opasite ve dentin-gölge etkisi iyi analiz edilmelidir. Araştırmalar, nanohibrit kompozitlerin farklı opasite seviyelerinde ve doğru kullanımıyla bu sorunların önüne geçilebileceğini göstermektedir.
Restorasyon Kırıkları ve Uzun Dönem Protetik Planlama
Restoratif tedavi sonrası görülen kırıklar, özellikle posterior bölgede fonksiyonel yüklerin fazla olduğu hastalarda yaygındır. Direkt kompozit uygulamalarında, özellikle yüksek stresli alanlarda yüksek dayanımlı materyallerin ve adhezyon protokollerinin doğru uygulanması kritik öneme sahiptir. Kırık oluşan vakalarda, her zaman protetik çözüme geçmeden önce kırığın konumu ve restorasyonun kalan kısmının durumu değerlendirilmelidir. Güncel yaklaşımlar, minimal invaziv restoratif onarımların uzun ömürlü olabileceğini ve her kırığın kron-endikasyonu anlamına gelmediğini göstermektedir.
Post-operatif Periodontal Doku Sorunları ve Marjinal Adaptasyonun Önemi
Restoratif tedavilerin uzun dönem başarısı yalnızca materyal dayanımıyla değil, aynı zamanda çevre periodontal dokularla olan biyolojik uyumla da doğrudan ilişkilidir. Marjinal adaptasyonun yetersiz olduğu restorasyonlar, plak birikimine zemin hazırlayarak gingival inflamasyona ve zamanla klinik ataşman kaybına neden olabilir. Özellikle subgingival kenar uyumsuzlukları, marjinal sızıntı, mikroorganizmaların infiltrasyonu ve biyofilmin olumsuz etkileri ile periodontal sağlığı tehdit eder. Bu nedenle restorasyon kenarlarının cilası, konturlanması ve biyolojik genişlik kurallarına uygun yerleşimi, post-operatif değerlendirmede titizlikle kontrol edilmelidir. Literatürde, restorasyon marjininin dişeti sağlığı üzerindeki etkisini değerlendiren çalışmalar, özellikle iyi cilalanmış ve konturlanmış restorasyonların gingival indeks ve plak skorlarını anlamlı düzeyde düşürdüğünü ortaya koymaktadır.
Eğitimi İzleyin:
Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi öğretim üyesi Doç Dr. Bora Korkut tarafından hazırlanan
“Vakalar ile Restoratif Tedavide Başarısızlıklar & Post-operatif Değerlendirme” eğitiminde, restoratif tedavide başarısızlıklar, vaka fotoğrafları eşliğinde detaylı olarak ele alınmakta ve klinik çözüm önerileri sunulmaktadır.
Kaynakça
1. Sulaiman TA, Rodgers B, Suliman AA, Johnston WM. Color and translucency stability of contemporary resin-based restorative materials. J Esthet Restor Dent. 2021;33(6):899-905. doi:10.1111/jerd.12640
2. Lehmann A, Nijakowski K, Jankowski J, et al. Clinical Difficulties Related to Direct Composite Restorations: A Multinational Survey. Int Dent J. 2025;75(2):797-806. doi:10.1016/j.identj.2024.06.012